29 Kasım 2013 Cuma

LİMONLU PASTANIN SIRADIŞI HÜZNÜ

Çok yeni değil ama bir süre önce okuduğum bir kitaptı. Yine yorum yapamadan edemeyeceğime karar verdim.(Her zaman ki gibi amatörce) Malum bu aralar bloğumu da ihmal ettim.
Kitap aslında klasik sayılabilecek anlatımda bir kitap değil ancak okurken ben de uyandırdığı çağrışımlar üzerinden paylaşmak istedim.
Kurgu bir aile üzerinden gidiyor. Ailedeki küçük bir kızın bakışı ile aktarılıyor aile içi yaşananlar.
 Konuşulamayan, söze gelmeyen, getirilemeyen "şeyler"in nasıl da kendince yollar bulup aktarıldığını, kendini hissettirdiğini, bilinçaltı yansımalarını bize göstermeye çalışıyor.
Kitabı okurken, aklıma "hayalet duygular" ifadesi geldi. Paylaştıklarımız kadar paylaşılamayan ve varlığını bir şekilde hissettiğimiz ama söylenmeyen hisler de var. Baktığınızda ilişkilerde en etkili noktalardan biri, buz dağının altında kalan kısımlar. Karşı tarafın bir şekilde tadını aldığı ama ne olduğunu kavrayamadığı, tam olarak anlam veremese de sezdiği türden duygular. İşte bu duygular bir süre sonra uygun yollarla kendini gösteremediğinde farklı yollarla yüzeye çıkışı sağlıyor.  
Bu hikayenin kurgusu da bu zemin üzerinden hareket ediyor. Aile içinde herşey yolunda gibi gözükse de aslında aile bireyleri arasında kurulamayan iletişimin, aile bireylerinin kendinlerince buldukları yolları bize aktarmaya çalışıyor.
Samimi olmayanın karşı tarafa verdiği hazımsızlığı, -mış gibi yapmanın getirdiği gerginliği, konuşulmadıkça oluşan o pasif agresif yapıyı okurken hissettim. Benim için okuduğum kitaplarda yaşananı, hikayeyi hissedebilmekse ben de etkisi oldu. Belki ben hazırdım hikayeye girmeye ama kitap, kahramanların gözüyle hayal etmemi ve hissetmemi sağladı.  
Bir hocamın bir paylaşım esnasında dediği bir şeyle bitirmek istiyorum:

 "Ne hissediyorsan odur!"

Hiç yorum yok:

Problem Çözme Süreci - 2