26 Aralık 2013 Perşembe
Bir Kültür Meselesi
Oğlumu istediği için okuldan almaya gittim. Okulun çıkış saatlerinde aracı park etmek çok kolay olmuyor. Çünkü okul ana caddenin kenarında ve biraz da yokuş bir yol. Okula gittiğimiz yoldan bir U dönüş yaparak okul tarafına dönüyorsunuz. Ben de U dönüşü yapar yapmaz üç şeritli yolun orta şeridinde durmuş bir araba ile zınk diye kalakaldım. Eğer hızlı geliyor olsaydım, dönüşle beraber arabaya arkadan vurmuştum. çizim yapabilseydim suç mahallini size çizmeye de çok hevesliydim. Önce anlamadım çünkü yol, aktif ve akışkan, bir de orta şeritte park halindeki bir araç. Önce içinde biri var sandım ve içimden var sayımları üretmeye başladım. Araba bozulmuş olabilir, şoförü rahatsızlanmış olabilir gibi ve her an çıkıp yardım etmeye hazırım. O arada beni okulun bahçesinde bekleyen oğlum arabaya doğru gelmeye başladı. Diyeceksiniz ki sollayıp geç git. İhtimal yok çünkü ben arabanın kişisel sınırları içinde, arkamdaki minübüs benim kişisel sınırlarım içinde, oldukça samimi şekilde ne ilerliyebiliyoruz ne de gerileyebiliyoruz. Baktım ki arabada hiç canlı belirtisi yok, ben o kadar teori üretirken, kornaya basıp arabanın sahibine sesimi duyurmaya çalıştım. Tabi bu arada U dönüşü yapan kalıyor. Şimdi can alıcı noktaya geliyorum; orta şeritte duran arabanın sahibi, okuldan kızını almış ağnana ağnana ( bu böyle mi yazılıyordu, TDK'ya bakmam lazım.) yürüyen bir anne, bana dik dik bakarak "ne var, ne olmuş gibi" bir diklenme hali içerisindeydi. Ben de bu arada arkamdaki minübüs şoförünün sabrına hayretler içindeydim, tek bir korna, tek bir taciz yok. Minübüsçüden beklenen bu tavır anneden geldi. "ne olmuş, park yeri yoktu, buraya parkettim. Ne var bir sıkıntı mı var? Geç git işte!!!" Bir an kan beynime sıçradı, sıçradı az kalır, FIŞKIRDI!!!! Ama sakinliğimi bozmamaya çalışarak yolun aritmetik, mühendislik durumunu çizip görünür hale getirmek istedim, sevgili annemiz için. Belli ki nasıl bir zorluk yaşattığının farkına hala varamamıştı. Ancak benim kibar açıklamama rağmen hala anlamakta direniyordu ve yaptığının son derece normal, uygun, sakıncasız, kabul edilebilir, hakkı olduğunu savunuyordu. Biraz empatiye davet ettim. Ama bunu da anlamadı. Ben de "sizin gibi kaba insanlarla tartışmaya hiç niyetim yok! " diyerek bu durumu bitirmeye karar verdim. Bu ifademle kadın biraz daha köpürdü. Ama arabada çocuklar var, onlara kültürden, toplumsal kurallardan, insanca yaşamaktan, birbirine saygıdan bahsederken, böyle bir şeyin içinde olmak beni rahatsız etti. Bu arada arkamdakiler sabırla bekliyorlar. Ben de hala hayretle onlara bakıyorum. Neyse sonunda kadını arabaya bindirip yolu açabildik.
Sonra düşündüm, herşeye rağmen durumu acildir falan filan yine de orta şeride parketmesi kabul edilebilir değil ama " kusura bakmayın, acilinden çocuğu almam gerekti, arabayı parkedecek yer bulamadım, hemen arabayı çekiyorum." falan gibi tavır olsaydı, daha farklı olabilir miydi? Ben yapmış olsam utanır ve bu kadar insanı zora soktuğum için rahatsız olurdum. Ama annemiz çok rahat, sanki yolun ortasına arabasını bırakmak hakkıymış gibi bir tavır içerisindeydi.
Sonra tekrar düşündüm, ama bu da bir kültür ve değer yargısı ya da bir öğreti. Hem de kuşaktan kuşağa geçen. Kızı bu mantıkla yetişecek, belki o da benzerini yapacak. Toplumsal kurallar ya da bir arada yaşamanın getirdiği değerler biz de nerede aksıyor ve neden yerine oturmuyor? Çocuklarımıza insani değerleri nasıl aktaracağız? İnsan olmanın gereklerinin ev, araba, para, pul, şöhret dışında toplum değerlerinin esas statü kazandıran unsurlar olduğunu, vicdan, kültür ve değer sahibi olmanın esas insanı yücelteceğini nasıl yerleştireceğiz? bilemedim. Hele son dönemde yaşadıklarımızı düşünürsek gerçekten bilemedim. İşte size şık'lar:
a) Bu ülkede buna alışmak mı lazım? "Aman sende!" deyip görmezden mi gelmek lazım.
b) Kaz gelinecek yerden tavuk esirgememek mi lazım
c) Bu kadar büyük bir genç nufüsa sahip bir toplum olarak, insani değerlere her birimizin duyarlı mı olması lazım
d) Üç maymunu mu oynamak lazım.
e) Hiçbiri
Hepimizin elimizi taşın altına koyması mı lazım!!!!!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
-
İlizyon: yanılsama. Gerçek bir nesnenin duyular üzerindeki izlenimlerinin yanlış değerlendirilmesidir. Burada sizi farklı açıdan düşün...
-
Uzlaşı - 1.bölüm Konu olarak aldığım başlık son dönemde aklıma takılan bir kavram olarak okumalarımda yer almaya başladı. Rüyalarıma...
-
Yazın sonu.... Zaman akıyor, gün dönüyor. Sonbahar başlangıcı, yeni bir maceraya doğru yol almak benim için. Duygularım karışı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder