3 Temmuz 2013 Çarşamba

Uzlaşı





Uzlaşı - 1.bölüm

Konu olarak aldığım başlık son dönemde aklıma takılan bir kavram olarak okumalarımda yer almaya başladı. Rüyalarıma girdi gibi oldu ama. Hakikaten rüyalarıma da giren birtarafı var. Neden diyeceksiniz? 

Çünkü uzlaşmak deyince,  bu durumun sanki alttan  almak , ezilmek, hakkını yedirmek gibi anlaşıldığına tanık oluyorum. Bilmiyorum ben mi yanlış gözlemliyorum, uzlaşma konusunda bir çok insan hak hukuktan girip zeytinyağdan çıkıyor. Günümüzün sanki modası  "hakkını yedirme", "kendini ezdirme", "alttan alma" gibi sloganvari bir hal aldı. 

Hatta küçüklükten itibaren ebeveynlerin çocuklarına öğrettiği bir felsefeye dönüşmeye başladı.  

Uzlaşmak deyince, bir adım geri atılması gereken, kolların birbirine kovuşturulduğu, kim önce vazgeçecek gibi bir tavır gibi anlaşılsa da; aslında bizim toplum olarak anlamını bilmeden hareket ettiğimiz bir kavram olduğunu düşünmem nedeniyle hayatıma hatta rüyalarıma girdi. 

Bu nedenle uzlaşma kavramını araştırmaya başladım. Okuduklarımı sizlerle de paylaşmak istedim çünkü bu bir tartışma konusu da olabilir aslında. İşte size okuduklarımdan bir kaçı: 


Uzlaşı: uzlaşma durumu, uzlaşım, mutabakat, konsensüs (TDK) 

Aralarındaki düşünce veya çıkar ayrılığını, karşılıklı ödünlerle kaldırarak uyuşmak, karşılıklı anlaşmak ve mutabık kalmak, antant kalmak ( TDK kelime anlamı) 

Başka sayfaların birinde ise; 

"Uzlaşma, herkesin kararların alınmasına yaratıcı bir şekilde katıldığı bir kararalma sürecidir. Bir öneriyi oya sunup, çoğunluğun istediğinin olması yerine, grup herkesin kabul edebileceği bir çözüm bulmaya çalışır. Bu herkesin fikirlerinin ve itirazlarının dikkate alınmasını sağlar. Ama uzlaşma, sadece ödün vermenin ötesinde bir şeydir. Uzlaşma, sıklıkla ilk önerilenden daha iyi, yaratıcı ve herkesi memnun edecek şaşırtıcı çözümler bulma sürecidir." ( Karahan, 2009) 

Hatta dini içerikli bir site de ise şöyle açıklanmaktadır uzlaşma:

"Uzlaşma, farklı düşüncelerin karşılıklı veya tek taraflı olarak birbirlerine ödün vermeleridir. Karşı duruşlarda, taraflar kendi açılarından doğruluğuna veya yararına inandıkları şeyden/şeylerden vazgeçerek uzlaşmayı sağlarlar. Ve bu ödün verme; inandığı doğrulardan vazgeçme, çoğunlukla güçsüzden güçlüye doğru gerçekleşir. O halde bu şu demektir: eğer taraflar eşit güçte değillerse, uzlaşma daima güçlünün lehine olur. Güçlü taraf, kabullerine uymayan, "olmazsa olmazlarına" ters düşen konularda karşı/güçsüz tarafı uzlaşma yoluyla ıslah ederek, onu kendisine uyumlu hale getirir. Diğer bir deyimle uzlaşma, güçsüzün, güçlünün potasında erimesidir." ( www. islamseli.com

Boğaziçi Üniversitesi Öğrenci Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Merkezi, arkadaşlık konusunu aktarırken, uzlaşmayı şöyle ele almıştır: 

"Bazen karşılıklı beklentiler bilinse de, insanlar anlaşamazlar, çünkü farklı çevrelerde büyümüşlerdir ve pek fazla ortak yönleri yoktur. Bu durumlarda diğer insanla yaşamayı sağlayacak ve farklılıkları çözecek kadar tarafsız ve açık olmak hiç de kolay değildir. Ortak yaşamın her iki tarafça kabul görecek dilini oluşturmak, uzlaşmayı gerektirir. Uzlaşmak tarafların sorunu açıkça ortaya koyup kabul edebilecekleri orta bir yolu belirlemeleri demektir.Hangi tür ilişki olursa olsun, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmek kolay ..."

Buradan konuyu biraz daha derinleştirirsek, 

Sosyal oluşturmacılık (social constructivism) bilginin çoğunlukla sosyal uzlaşmaya dayandığını varsayar. Sosyal uzlaşmanın dayanağı ise dildir. Sosyal oluşturmacılığa göre dil yalnızca gerçekliğin aynası değildir; aynı zamanda gerçekliği yapılandırma gücü de vardır. 
(Orjinal makale için: Rachel T., Hare-Mustin, J. Marecek.(1997). Abnormal and Clinical Psychology: The Politics of Madness. Critical Psychology: An Introduction. Sage Publications. Derleyen: Miray Erbey)

Baktığınızda hukuktan finansa, psikolojiden dinsel konulara kadar yer alan toplumsal bir kavram. 

Bu konuda yapılan araştırmalar da var. Bir kaç araştırmada, kadınların erkeklere az bir oranla uzlaşmayı 'kaybetme'  olarak görmedikleri yönünde.

Bu konuda okurken bazı şeyleri sormadan da edemedim kendi kendime. Örneğin, 
- Yukarıdaki araştırma sonucuna göre, erkekler için uzlaşmak kaybetmek mi demektir? 
- Uzlaşma, farklı bakış açısına sahip kişiler arasında olamaz mı?  
- Uzlaşmada bir kazanan bir kaybeden mi vardır? Ya da olmalı mıdır?

Kafa karıştırıcı mı geldi? ya da sen uçmuşsun da diyebilirsiniz. Ancak uzlaşmanın kendisi konsensus olsa da kendisi hakkında tam bir konsensus yok gibi değil mi? Neyse siz düşünürken devamı gelecek!!!!

Hiç yorum yok:

Problem Çözme Süreci - 2