Çocuklar evrilip ergenliğe döndükçe anne babalar, çocuklarının karşı gelen, dirençli, çatışan tutumlarından endişe duyabiliyor hatta bu tutumlarını "kaba ve "saygısız" olarak da tanımlayabiliyorlar.
"Bu çocuğa bir haller oldu. Bana karşı geliyor. İtiraz ediyor, beni dinlemiyor. Sık sık tartışıyor olmaktan sıkıldım. Her şeye bir cevabı var." gibi cümleler tanıdık geliyordur.
Ergenlikte "kaba" olarak ifade edilen tepkisel tutum ve davranışlara sık rastlanır. Bu tutumlar ergenlik dönemine özgüdür ve gelişmenin doğal bir parçasıdır. Ergen kendini bulmak, kimliğini oluşturmak, kendi yetişkin rolüne ulaşmak için mücadele etmek, çatışmak durumundadır. Direnmek, kışkırtmak, tepkisel yaklaşmak durumundadır ki, bağımlılıktan bağımsızlığa geçebilsin.
Eğer bir ergen, anne babası ile belli bir oranda çatışabiliyorsa, karşı geliyorsa bu durumun gelişimsel açıdan sağlıklı olduğu unutulmamalıdır.
Anne babalar, çocuklarının ergenliğe gelip de belli sorumlulukları alabileceğini ya da belli tutumları göstereceğini düşünse de, ergen, henüz belli kararların ya da davranışların sorumluluğunu alabilecek bir olgunlukta olmayıp bir yetişkinin sınır koymasına ya da çerçeve sunmasına ihtiyaç duyar. Yani birinin durdurmasına, set çekmesine ya da duvar gibi dikilmesine. Zaman zaman karşısında bu tavrı göremeyen ergenler gergin, kışkırtan ve tepkisel yaklaşarak da yetişkin rolünde olan kişinin tepki vermesini, sınır koymasını bekleyebilir. Çünkü her ne kadar büyüdüklerini düşünsek de aslında duygusal olarak erişkin olgunluğunda değillerdir.
Psikoloji alanındaki önemli isimlerden biri olan *Winnicott, erişkinlere güçten el çekmemelerini önerir, çünkü o zaman ergenler erkenden erişkin olurlar ki, bu da sahte bir erişkinlik olacaktır. Ergenler bunu çok talep etseler de hemen erişkin sorumluluğunun verilmesine karşıdır. Çünkü olgunluğa belli bir süreçten geçilerek erişilmesinin zafere ulaştıracağını yoksa sahte olgunlaşmanın erişkinlik taklidinden ibaret olduğu için sonuçlarının daha ağır yaşanacağını belirtmiştir. Ergen henüz dünyanın ona sunduğu vahşilik, ıstırap, cinayet ve ölümün sorumluluğunu üstlenecek durumda değildir. Ebeveynlere, erişkin olarak ergenlerle yüzleşmekten kaçmamayı, yetişkin olarak dik durmayı ve kişisel düşüncelerini savunmayı öğütler. Bu durum, ergeni kendi duygusal çıkmazından da koruyan bir durumdur.
Aslında bir nevi, ergenin tepkiselliği ile talep ettiği de budur. Kısaca, yetişkinler yerlerini ve rollerini hemen devretmemelidir.
Gösterdiği kışkırtıcı tavırları kişisel olarak algılamayıp, anlayış göstermek ve ergenler sınırları zorlasa,talepkar olsa da, tepkisel yaklaşsa da yetişkin rolündeki kişi olarak kendi rolünün gerektirdiği gücü ve tavrı göstermek durumundadır. Savunmacı olmak çok nadiren işe yarar. Çocuğunuzun tepkiselliği ile bağımsızlığını savunmaya çalıştığını hatırlamak çocuğunuzla olan etkileşimde yardımcı olacaktır.
Ergenin kendi bağımsız fikirlerini ifade etmesi veya bazı yaşantıları kendi başına deneyimlemesi ve yetişkinlerin de karşıdan izlemesi gereken zamanlar olacaktır. Ergen bunun için savaş verecektir. Anne baba, ergenin bağımsızlığını geliştirmesinin büyümenin önemli bir parçası olduğunu bilmeli ve çocuğun daha fazla sorumluluk almaya çalışmasını iyi bir işaret olarak görmelidir. Çatışmaktan ebeveynlerin korkmaması önemlidir. Bu sayede ergenin anlaşmazlık ve farklı düşünceleri uygun bir şekilde nasıl ele alacağını öğrenip olgunlaşacağını anlamalıdır.
Ayrıca, ergen, hızla değişip gelişen beyin gelişimi nedeniyle, değişen hislerini ve tepkisini günlük ya da beklenmedik şeylere karşı her zaman ayarlamayı beceremez. Bu durumda, ergende fazla duyarlılığa, dolayısıyla huysuzluğa veya huzursuzluğa neden olabilir.
Bazen ergenin kaba, dirençli gelen davranışları, özellikle vurgulamak istediği veya endişe duyduğu bir şey için dolaylı bir işaret olabilir.
Ergenler bu dönemde çocukluklarına göre olduğundan daha derin düşünmeye, irdelemeye ve sorgulamaya başlarlar. Çocuğunuzun daha önce hiç karşılaşmadığınız düşünce ve duyguları olduğunu gözleyebilirsiniz. Bazı ergenlerin her şeye karşı çatışmalı, çelişkili ve radikal bir bakış açısıyla yaklaştığını düşünebilirsiniz. Ancak tüm bunlar belli bir düzeyde gelişimin normal bir parçasıdır.
"Bu çocuğa bir haller oldu. Bana karşı geliyor. İtiraz ediyor, beni dinlemiyor. Sık sık tartışıyor olmaktan sıkıldım. Her şeye bir cevabı var." gibi cümleler tanıdık geliyordur.
Ergenlikte "kaba" olarak ifade edilen tepkisel tutum ve davranışlara sık rastlanır. Bu tutumlar ergenlik dönemine özgüdür ve gelişmenin doğal bir parçasıdır. Ergen kendini bulmak, kimliğini oluşturmak, kendi yetişkin rolüne ulaşmak için mücadele etmek, çatışmak durumundadır. Direnmek, kışkırtmak, tepkisel yaklaşmak durumundadır ki, bağımlılıktan bağımsızlığa geçebilsin.
Eğer bir ergen, anne babası ile belli bir oranda çatışabiliyorsa, karşı geliyorsa bu durumun gelişimsel açıdan sağlıklı olduğu unutulmamalıdır.
Anne babalar, çocuklarının ergenliğe gelip de belli sorumlulukları alabileceğini ya da belli tutumları göstereceğini düşünse de, ergen, henüz belli kararların ya da davranışların sorumluluğunu alabilecek bir olgunlukta olmayıp bir yetişkinin sınır koymasına ya da çerçeve sunmasına ihtiyaç duyar. Yani birinin durdurmasına, set çekmesine ya da duvar gibi dikilmesine. Zaman zaman karşısında bu tavrı göremeyen ergenler gergin, kışkırtan ve tepkisel yaklaşarak da yetişkin rolünde olan kişinin tepki vermesini, sınır koymasını bekleyebilir. Çünkü her ne kadar büyüdüklerini düşünsek de aslında duygusal olarak erişkin olgunluğunda değillerdir.
Psikoloji alanındaki önemli isimlerden biri olan *Winnicott, erişkinlere güçten el çekmemelerini önerir, çünkü o zaman ergenler erkenden erişkin olurlar ki, bu da sahte bir erişkinlik olacaktır. Ergenler bunu çok talep etseler de hemen erişkin sorumluluğunun verilmesine karşıdır. Çünkü olgunluğa belli bir süreçten geçilerek erişilmesinin zafere ulaştıracağını yoksa sahte olgunlaşmanın erişkinlik taklidinden ibaret olduğu için sonuçlarının daha ağır yaşanacağını belirtmiştir. Ergen henüz dünyanın ona sunduğu vahşilik, ıstırap, cinayet ve ölümün sorumluluğunu üstlenecek durumda değildir. Ebeveynlere, erişkin olarak ergenlerle yüzleşmekten kaçmamayı, yetişkin olarak dik durmayı ve kişisel düşüncelerini savunmayı öğütler. Bu durum, ergeni kendi duygusal çıkmazından da koruyan bir durumdur.
Aslında bir nevi, ergenin tepkiselliği ile talep ettiği de budur. Kısaca, yetişkinler yerlerini ve rollerini hemen devretmemelidir.
Gösterdiği kışkırtıcı tavırları kişisel olarak algılamayıp, anlayış göstermek ve ergenler sınırları zorlasa,talepkar olsa da, tepkisel yaklaşsa da yetişkin rolündeki kişi olarak kendi rolünün gerektirdiği gücü ve tavrı göstermek durumundadır. Savunmacı olmak çok nadiren işe yarar. Çocuğunuzun tepkiselliği ile bağımsızlığını savunmaya çalıştığını hatırlamak çocuğunuzla olan etkileşimde yardımcı olacaktır.
Ergenin kendi bağımsız fikirlerini ifade etmesi veya bazı yaşantıları kendi başına deneyimlemesi ve yetişkinlerin de karşıdan izlemesi gereken zamanlar olacaktır. Ergen bunun için savaş verecektir. Anne baba, ergenin bağımsızlığını geliştirmesinin büyümenin önemli bir parçası olduğunu bilmeli ve çocuğun daha fazla sorumluluk almaya çalışmasını iyi bir işaret olarak görmelidir. Çatışmaktan ebeveynlerin korkmaması önemlidir. Bu sayede ergenin anlaşmazlık ve farklı düşünceleri uygun bir şekilde nasıl ele alacağını öğrenip olgunlaşacağını anlamalıdır.
Ayrıca, ergen, hızla değişip gelişen beyin gelişimi nedeniyle, değişen hislerini ve tepkisini günlük ya da beklenmedik şeylere karşı her zaman ayarlamayı beceremez. Bu durumda, ergende fazla duyarlılığa, dolayısıyla huysuzluğa veya huzursuzluğa neden olabilir.
Bazen ergenin kaba, dirençli gelen davranışları, özellikle vurgulamak istediği veya endişe duyduğu bir şey için dolaylı bir işaret olabilir.
Ergenler bu dönemde çocukluklarına göre olduğundan daha derin düşünmeye, irdelemeye ve sorgulamaya başlarlar. Çocuğunuzun daha önce hiç karşılaşmadığınız düşünce ve duyguları olduğunu gözleyebilirsiniz. Bazı ergenlerin her şeye karşı çatışmalı, çelişkili ve radikal bir bakış açısıyla yaklaştığını düşünebilirsiniz. Ancak tüm bunlar belli bir düzeyde gelişimin normal bir parçasıdır.
Küçük İletişimsel İpuçları:
Davranış ve iletişimle ilgili net kurallar koyun. Örneğin, "Ailemizde saygıyla konuşuyoruz" ya da "Biz kimseye isim vermiyoruz." diyebilirsiniz. Çocuğunuzu kurallarla ilgili tartışmalara dahil etmek, daha sonra kurallarla ilgili sorunlar yaşandığında, onları kabul ettiğini ve sorumluluğu aldığını hatırlatabilmeniz açısından da önemlidir.
Çocuğunuzun davranışına ve bu konuda nasıl hissettiğinize odaklanın. Çocuğunuzun kişiliği veya karakteri hakkında herhangi bir yorum yapmaktan kaçının. "Kaba birisin" ya da "saygısız birisin." demek yerine, "böyle konuştuğunda üzülüyorum" gibi duygu yansıtmasını ya da somut davranışı aktarmayı deneyebilirsiniz.
Bazen esprili bir yaklaşım iyi gelebilir. Paylaşılan bir kahkaha, ya da o ana uygun bir espri, çıkmaza girdiğiniz bir durumda, yeni bir bakış açısı getirir veya konuşmanın tonunu hafifletir. Aynı zamanda durumun dışına çıkıp bakabilmeye de yardımcı olabilir. Ancak alay etmekten veya alaycı yaklaşmaktan kaçının.İğneleme, kinayeli konuşma da kesinlikle kızgınlık yaratacak ve sizinle çocuğunuz arasındaki mesafeyi artıracaktır.
Çocuğunuzun omuz silkmelerini, burun kıvırmalarını ya da üfleyip püflemelerini her zaman görmeyin, sürekli mercek altında tutmak da çatışmayı artırır.
Ergenler bazen duygu ve düşüncelerini nasıl söyleyeceklerini bilemezler ve saygısız, kaba bir şekilde ifade edebilirler. İfade anlayışına ya da kelimelere takılmadan yansıtma yapabilirsiniz. Örneğin; 'Bu yorum oldukça saldırgan geldi bana. Söz konusu davranış için acemice davranmak mı demek istedin?"
Çocuğunuza olumlu bir şekilde iletişim kurduğunda somut, açıklayıcı övgü verin. Olumlu bir etkileşim yaşadığınızı düşünüyorsanız bunu çocuğunuza ifade edin. Bu durum, fikirlerini önemsediğinizi de hissettirir.
Rol model olun. Çocuğunuzla birlikte olduğunuzda konuşmaya ve çocuğunuzun konuşmasını istediğiniz şekilde davranmaya çalışın. Örneğin, küfürlü konuşuyorsanız, çocuğunuzun neden küfürlü konuşmaması gerektiğini anlatmak zor olabilir.
Eğer siz ve çocuğunuz arasında çok fazla gerginlik varsa, teyze, amca veya aile dostu gibi tanıdığınız ve güvendiğiniz bir başka yetişkin bir süre çocuğunuza destek olabilir. Böyle birinin dahil edilmesi çatışmanın hafifletilmesi için harika bir yol olabilir.
Kızgınsanız ya da gerginlik yoğunsa, çocuğunuzdan ne beklediğinizi sakin bir şekilde aktarmak zor olacaktır. Daha etkili bir yaklaşım, çocuğunuza konuşmak istediğinizi söylemek ve bir süre vermektir.
Çocuğunuzdan daha fazla yaşam tecrübeniz olmasına rağmen, ona nasıl davranacağı hakkında sürekli ders vermek, onun ne anlatmak istediğini dinlemenizi engeller. Çocuğunuzun sizi dinlemesini istiyorsanız, aktif olarak onu dinlemek için vakit ayırmanız gerekebilir.
Ne zaman endişelenilmeli?
Çocuğunuzun size ve ailenize yönelik tutumu yukarıda öneriler çerçevesinde de yanıt vermiyorsa, daha derin bir sorun olduğuna dair bir işaret olabilir.
Çocuğunuzun tutum ve ruh halinde değişiklikler varsa, aileden, arkadaşlarından veya her zamanki etkinliklerinden çekilirse veya evden uzaklaşırsa veya düzenli olarak okula gitmezse endişelenebilirsiniz.
Bu durumda;
Profesyonel destek almayı düşünebilirsiniz. (okul danışmanları, öğretmenler veya uzman kişilerle görüşebilirsiniz.)
Sorunu aile olarak tartışıp, destek yollarını araştırabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder