9 Eylül 2017 Cumartesi

Ne Ekersen Onu Biçersin!


Oğlumuz değişim programı ile bir aylığına Kanada’da . Gitmeden önce hem bizlere hem de çocuklara bir oryantasyon toplantısı yapıldı.
Bu toplantılardan birinde yapılan anne baba tutumlarına dair bir benzetme çok hoşuma gitti. Bu yazının konusuna zemin hazırladı.
Türk anne babaların yaklaşımı, “beş yıldızlı otel konforuna” benzetiliyordu. Diğer kültürlerdeki ebeveynlerin sorumluluk verme, katlanabilecekleri sonuçlar yaşatma konusunda çocuklarına daha fazla alan bıraktıkları bir gerçek. O nedenle 1 yaşındaki bir çocuk kendi kahvaltısını yaparken, 13 yaşındaki bir çocuk ise harçlığını elde edebilmek için bebek bakıcılığı yapabiliyor.
Beş yıldızlı otel konforundaki bir tutum, her türlü hizmeti 7/24 vermek, çocuğun adına yapmak, çocuğun adına düşünmek, çocuğun adına hissetmek anlamına geliyor aslında. Bu tutum çocuğu büyüten bir yaklaşım olmaktan öte aslında istismar eden de bir durum. Çocuğun beceri alanlarını ve kendi gelişiminin önüne set çekmek anlamına geliyor. Son dönemde farklı yaşlarda bu yaklaşımla büyüyen çocuklara tanık oluyorum. En küçük bir zorlukta ya da farklı bir durumda yıkılan, mücadele ve dayanıklılığı gelişmemiş çocuk ve gençler görüyorum. Ebeveynlerin, çocuklarının gelişimi için ortam ve fırsat oluşturma çabaları var, ancak bu çaba, o ortam ve fırsatı çocuğa göre uydurma, ayarlama, müdahale etme sürecine girince çok da çocuğun gelişimine katkı sağlamıyor. Bir de çocuğum diğerlerinden geri kalmasın noktası varsa daha da fena. Çocuklara saygı bu deneyimleme alanını yaratmaktır aslında. Yapacağına inanmadığınız anlamına gelir her müdahale.
Okul başarısı, iş başarısı, hayat başarısı bu deneyimlemelerden geçer. Yaşamın kendisidir bu deneyimler. Çocukların, bunları deneyimlemesine fırsat verilmezse yaşamı nasıl bilmelerini bekleyebiliriz ki!
Prof. Dr. Acar Baltaş bir yazısında* şöyle diyor:
“İş hayatındaki başarı, çocukluklarından başlayarak sorumluluk almış, ailelerinin refahına değil, hayatına ortak olmuş, bulundukları noktaya gelmek için emek harcamış ve bedel ödemiş insanlarla sağlanır. Bu insanlara öğrenme ve gelişmeye önem verilen bir ortam sunulur, görevlerinde sorumluluk ve işleri üzerinde kontrol imkanı verilir, elde ettikleri sonuçlarda başarı duygusu yaşatılır ve yaptıkları işi ve katkılarını anlamlı bulmaları sağlanırsa, onlar da potansiyellerini hayata yansıtırlar.”
Yeni açılacak okul dönemini, çocuklar okula gitsin gitmesin bir başlangıç kabul edersek, ebeveyn olarak çocuğunuza değil, çocuğunuzun yaşına uygun olarak deneyimleme alanına saygı duymayı, hata yapması, hatalarından ders alması, üzülmesi, sonuç yaşaması, bazen yaşayacağı sonuçlara katlanması, sorumluluklarını alması konusunda kendinizi eğitme konusunda hedefler koyun.  
Çocuğunuzun eğitimi sizin için önemliyse, eğitimi adına diyerek her müdahalenizin çocuklarınızın kendilerini var etme sürecini baltaladığını unutmayın. Beş yıldızlı otel konforunun ev dışında olamayacağını ve her an bu konforu yaratamayacağınızı bilmeniz önemli. Bu alanı yaratmazsanız, “her şeyi onun adına yapıyorum, nasıl böyle oldu?” diyerek şikayet etme ve yapmasını bekleme şansınız olmadığını anlamanız önemli. Unutmayın ne ekerseniz onu biçersiniz!
Ekini yaratanlar olarak,  bu yeni eğitim döneminde kendi ebeveynlik yolculuğunuzda yolunuz açık olsun.

*Prof.Dr. Baltaş, Acar. "Yeteneği Yanlış Yerde Aramak", HBR Türkiye Dergisi, Temmuz-Ağustos sayısı, 2017 

Hiç yorum yok:

Problem Çözme Süreci - 2