Bağımlılıktan Bağımsızlığa Çocuklar ...
![]() |
photo by. julia kuzenkov |
Bir süredir, kaygı
problemi ile görüşmeye gelen çocuk ve ergenler dikkatimi çekmeye başladı. Bu kaygının sebepleri üzerine düşünüyorum. Kaygının pek çok sebebi olabilir. Gözlemlerimden kaygıyı arttıran son dönem kaynağın, anne baba tutumları ile daha bağlantılı geliştiğini ifade etmeliyim.
Bu konuda aldığım notlara ya da okuduğum makale, kitaplara ve geçmiş deneyimlerime göz attığımda, aslında aynı temel nokta gündeme geliyor: özgüven, bağımsızlaşma-bireyleşme süreci.
Anne babalar çocukları adına sorumluluk üstlenince ya da olumsuz sonuçlardan kaçınmaları için çocuklarını korumaya çalıştıkça özerklik gelişmiyor, başkasına bağımlılık artıyor, kişinin kendi kendine kalınca yapamama, başaramama ya da üstesinden gelememe ile sonuçlanan davranışlarıyla özgüven olumsuz etkileniyor.
Bu konuda aldığım notlara ya da okuduğum makale, kitaplara ve geçmiş deneyimlerime göz attığımda, aslında aynı temel nokta gündeme geliyor: özgüven, bağımsızlaşma-bireyleşme süreci.
Anne babalar çocukları adına sorumluluk üstlenince ya da olumsuz sonuçlardan kaçınmaları için çocuklarını korumaya çalıştıkça özerklik gelişmiyor, başkasına bağımlılık artıyor, kişinin kendi kendine kalınca yapamama, başaramama ya da üstesinden gelememe ile sonuçlanan davranışlarıyla özgüven olumsuz etkileniyor.
Okuduğum bir
yazıda, Judith Viorst Gerekli Kayıplar (Necessary Losses) yazısında "
Bazen çocuklarımızdan ayrılmanın çok güç olduğunun ve onlara gereğinden fazla
bağlandığımızın farkında olmayabiliriz. İşte bu durum, bizim çocuklarımızdan ayrılırken
duyduğumuz sıkıntıyı onların duyduğu sıkıntı haline getirebilir."
demiştir.
Sevgili anne babalar,
Anne baba rolünde mükemmel olma gibi bir misyon edinmek, çocuğu başarılı kılan varlık olmak, eksiği hemen gören ve tamamlayan olmak, imkansız olanı halletmek gibi yaklaşımlar çocuğu geliştirmiyor aksine patolojileri artırıyor. Özgüveni etkiliyor, çocuğu başarma duygusu ile karşılaştırmıyor aksine çocuğu güçsüzleştiriyor. Çocukların her şeyi olma çabası ise kaygıyı ciddi anlamda etkiliyor.
Çocuğunuzu her alanda korumak, kontrol etmek, bulunduğu ortamlara onun adına müdahale etmek, onun hatalarını görmezden gelmek, onun adına düşünmek, konuşmak ve eyleme geçmek çocuğu düşündüğünüzün aksine güçsüzleştiriyor ve bağımlı hale getiriyor.
Örneğin; çocuğunuz keyfi bir şekilde okula gitmediği günlerle ilgili olarak okul yetkililerine farklı aktarımda bulunmak ya da öğretmeninden çocuğunuzun vermiş olduğu notu değiştirmesini istemek, yanlış ya da kabul edilemez davranışları ile ilgili çocuğunuzla yüzleşmek yerine bu davranışları haklı çıkaracak nedenler bulmak, arkadaşı ile yaşadığı bir problemde devreye girmek, çocuğunuz verilen bir sorumluluğu yapmak yerine oyalandığında ya da son anda bir şikayet geldiğinde onu yerine yaparak onu sorumluluktan kurtarmak, arkadaşı ya da öğretmeni ile bir sorun yaşadığını belirttiğinde olayın tümünü dinlemeden ve öğrenmeden, hemen inanıp taraf tutarak sürece dahil olmak, sevmedi ya da mutlu olmadı diye okulu değiştirmek gibi benzeri pek çok örnek vererek korumacı olmakla ilgili resmi zenginleştirebiliriz.
Bu ve benzeri örneklerden birini bile yapıyorsanız çocuğunuzun size bağımlı hale gelmesine ve iç disiplinini, özerklik, yaratıcılık, sorumluluklarını alacak bakış açısının gelişimini etkilediğinizi söyleyebiliriz.
Bu ve benzeri örneklerden birini bile yapıyorsanız çocuğunuzun size bağımlı hale gelmesine ve iç disiplinini, özerklik, yaratıcılık, sorumluluklarını alacak bakış açısının gelişimini etkilediğinizi söyleyebiliriz.
Hep yinelediğim bir şeyi tekrar etmek istiyorum; eksik ya da yoksunluklar gelişimin önemli bir parçasıdır ve ruhsallığı zenginleştirir.
Yıllar önce, okuduğum Landfried'in bir yazısı (1991) beni çok etkilemişti. Şöyle diyordu: "Çocuklarınızın hayatında "güçsüz bırakan destekçiler" olarak değil, "kendi kanatları ile uçmalarını sağlayan anne baba ve eğitimciler" olarak yer edinmek için çaba gösterin.
Bağımsızlık ve özgüven için, çocukların yanlarında yetişkinler
olmaksızın hayatın zorlukları ile baş edebilecek şekilde yetişmelerini sağlamız
lazım. Bunu sağlayamadığımızda en küçük zorlukta kaygı artar.
Özyeterliliği kapsayan uyum sağlayabilme, problem çözme,
esnek davranabilme, özgüven, ilişki yönetimi gibi alanların tümünü kapsayan bir
destek verebilmek için, her türlü ihtiyacı gideren anne baba rolünden çıkmak, düzen sağlamak, öğretmek, tartışmak, soru sormak,
gözden geçirmek, sınır koymak, teşvik etmek, seçimler sunmak, sorumluluk vermek gibi yaklaşımlar gelişime katkı sağlar.
Çocuğunuza saygı duyun. Çocuklar yetişkinlerin düşündüğünün aksine çok daha esnek ve beceriklidir. Aslında çocukların da belli bir muhakeme gücüne sahip olduklarını bilmelisiniz. Çocuğunuzun ruhsallığını kabul etmek ve çocuğunuzu yaşına göre karşılaştığı durumlar karşısında farklı ortamlara uyum sağlayabildiğini ve büyüdüğü için takdir etmek, gelişimine en büyük katkıyı sağlayacaktır. Yapılması gereken, çocuklarınızı dinlemek ve onlardan bir şey öğrenebileceğinizi hissettirmektir.
Olumlu değerleri vurgulayın. Çocuğunuzun neleri yapamadığına değil, neleri yapabildiğine odaklanın. Çocuğunuzun güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olun. Hatalarından ders almalarını sağlayın.
Çocuğunun sizi sinirlendiren davranışlarının farkında olun. Çocuklar hangi yaşta olursa olsun, anne babalarının nelere kızdığını, nelerden dolayı çileden çıktığını çok iyi bilirler. Geçmişte sizi kızdıran ve kışkırtan bu davranışları yapıcı bir biçimde kontrol edebilirseniz, duyguyu yönetebilmesine de yardımcı olursunuz.
Sizin nasıl bir örnek olduğunuzu gözden geçirin. Çocuklar işten kaytarmayı, sorumluluktan nasıl kaçılacağını ya da sorumluluk bilincini anne babadan öğrenir. Kendi sorumluluklarınızı siz de başkalarına devretmeyin. Sorunları çözmek için zaman ayırın. Başkalarını görevlendirerek çocukların sorumluluklarını almalarını engellemeyin. Unutmayın, evdeki süreci yönetmek, sorunları çözümü konusunda sorumluluk almak, siz anne babaların görevidir. Bakıcıların, büyük anne baba ya da okuldaki öğretmenlerin değil.
Gelişim süreçlerini iyi bilmek önemli. Çünkü yaşa göre baş edilmesi öngörülen sorunlar ve kazanılması gereken gelişim görevleri vardır. Büyürken çocukların onları geliştirici ortam ve fırsatlara ihtiyaçları vardır. Gelişimsel süreçler içinde yaşanacak deneyimlere fırsat verin. Aynı zamanda yaşa göre belirgin bir düzene, beklentilere, sınırlara, gelişimlerine katkı sağlayacak geri bildirimlere ve iyi rol modellere ihtiyaçları vardır.
Çocuğunuzun sorunlarla kendi kendine mücadele etmesini bekleyin. Çocukların sıkıntılarla, zorluklarla, yoksunluklarla, çatışmalarla nasıl mücadele edileceğini öğrenmeleri için anne babaların çocuklarının sorunlarıyla doğrudan kendilerinin ilgilenmemesi önemlidir. Anne baba olarak sizler çocuklarınıza çatışma karşısındaki duruşunuzla, problem çözme konusunda yaklaşımlarınızla örnek olarak gelişimlerine katkı sağlayabilirsiniz. Çatışma, olsa da bağlar devam ettiğini gösterin. Çatışma yaşamak olumsuz bir şey değildir. Bazen bazı şeyler çözümsüz kalabilir ama hayatın devam ettiğini göstermek ve bu durumda neler yapılabileceği üzerinde durmak önemlidir.
Montessori, bağımsız olmadığı sürece kimsenin özgür olmadığını ve aslında kendisine hizmet edilen kişinin özgürlüğü kısıtlanmış kişi olduğunu belirtmiştir. Ayrıca "Bana hizmet edilmesini istemiyorum çünkü ben güçsüz değilim." düşüncesi üzerine hareket edilmesini de eklemiştir.
Özerk ve kendi ayakları üzerinde durabilen bağımsız nesillere!